Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü tarafından düzenlenen en son PISA (kısaltması Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı anlamına gelir) yarışmasında Yunan öğrencilerinin yetersiz performansı muhtemelen sürpriz olmadı.
Ülkemizin, yarışmanın değerlendirilen üç bölümünde de OECD ülke puanları arasında sürekli olarak ortalamanın altında yer aldığının tekrar tekrar kabul edilmesi, giderek norm olarak kabul ediliyor.
Ancak, gazeteci Apostolos Lakasas’ın Salı günü Kathimerini’de sunduğu yarışma sonuçlarının analizi, bu kalıcı başarısızlığın altında yatan nedenleri gün ışığına çıkarıyor ve düşünmeye teşvik ediyor.
İlk olarak, cesaret kırıcı gerçek şu ki, öğrenciler rekabete göreceli olarak kayıtsız ve kayıtsız bir şekilde yaklaşıyor ve bu da genel performanslarını etkiliyor. Sosyal ve yaş grubu olarak diğer ülkelerdeki akranlarının gerisinde kaldıkları gerçeğinden habersiz görünüyorlar.
Bu kayıtsızlığın eğitim sendikası temsilcilerinin ifade ettiği duygularla örtüşmesi özellikle hayal kırıklığı yaratıyor. Sonuç olarak, ortaya çıkan zorluklarla sürekli diyalog halinde olan, eğitim sisteminin gelişiminde gerekli reformlar ve öncelikler için sonuçların çıkarılmasında yardımcı olması gereken bir araç, esasen en baştan etkisiz hale getirilir.
Eşit derecede önemli olan ikinci bir gözlem ise, bu özel yarışmada özel okullardaki öğrencilerin performansının, devlet okullarındaki öğrencilerin performansını önemli ölçüde gölgede bıraktığıdır. Operasyon, müfredat ve kadrodaki farklılıkların ötesinde, öğrenci performansını etkileyen sosyoekonomik eşitsizliklerle açık bir ilişki vardır. Bu da Yunanistan’daki kamu eğitim sisteminin bir başka başarısızlığı mı?
Kamu eğitim sistemi onlarca yıldır nüfusun büyük kesimlerinin yukarıya doğru sosyal hareketliliğini destekledi. Bugün bu rolünü yerine getirmeye devam edebilir mi? Yarışma sonuçlarının analizi aynı zamanda, genellikle özel ders yoluyla takip edilen belirli üniversite bölümlerindeki başarıya odaklanmanın, ortaöğretimin öğrencilere çok yönlü bir eğitim ve kapsamlı bilgi sağlamadaki rolünü baltaladığını öne sürdüğü için şüphelidir.
Yarışma sonuçlarına ilişkin gözlemler sürekli olarak öğretmen eksikliği, değerlendirme ve denetleme mekanizmalarının yokluğu, lonca zihniyeti gibi çarpıklıkları vurgulamaktadır. Cevapsız kalan sürekli bir yardım çağrısıdır.