Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Perşembe günü, Yunan kuvvetlerinin 1922’de Küçük Asya’daki yenilgisinin yıldönümü olan Türkiye’nin “Zafer Bayramı” nedeniyle yaptığı düşmanca yorumlar, Yunan-Türk ilişkilerinde tanımı gereği var olan zorlukların göstergesidir.

Açıklamalar Atina’da tedirginlik yaratsa da, Dışişleri Bakanları George Gerapetritis ve Hakan Fidan’ın 5 Eylül’de Ankara’da yapacağı toplantıya birkaç gün kala geldi.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, “Düşmanca açıklamalar ters etki yapıyor ve Yunanistan-Türkiye ilişkilerinde mevcut dönemde inşa edilmeye çalışılan sükunet, işbirliği ve diyalog ortamının pekişmesine katkıda bulunmuyor” dedi.

Kathimerini’nin İstanbul muhabiri Manolis Kostidis’in haberine göre Erdoğan, diğerlerinin yanı sıra, “Kahraman ordumuz düşmanın cephelerini tahrip etti ve 30 Ağustos’ta Yunan işgal kuvvetlerinin büyük bir bölümünü kırarak İzmir’e giden yolu açtı” dedi.

“’Büyük taarruz’un başlamasından 15 gün sonra, kaçan düşman tarafından yakılıp yıkılan İzmir’de (eski adıyla Smyrna) Türk bayrakları dalgalanıyordu. Erdoğan, hain emelleri ve kirli çizmeleriyle daimi vatanımız Anadolu’yu lekeleyen düşmana karşı 3,5 yıl boyunca verdiğimiz mücadelelerle savaşı kazandık” dedi. 

Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk dönemlerinden biri olması nedeniyle, komşu ülke açısından tarihi öneme sahip bir günde, herhangi bir Türk liderinin açıklamalar yapmaktan kaçınması elbette mümkün değildir, ancak bir anda bu tür saldırgan tanımlamaları tercih etmesi mümkün değildir. Atina ile Ankara arasında ortak bir zemin bulma çabası sadece atmosferi daha da kötüleştiriyor.

Kıbrıs konusunda Türkiye’nin iki devletli çözümden yana tavır aldığı da açık. 

Erdoğan, “Doğu Akdeniz’deki Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin haklarını, hukuklarını sonuna kadar savunuyoruz” dedi.