Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından yapılan açıklamada, Amerika Birleşik Devletlerine karşı uyarı mahiyeti taşıyan bir takım ibareler göze çarptı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin, 1963 yılında gasp ettiği “Kıbrıs Cumhuriyeti” ünvanı altında uluslararası alanda tek yanlı faaliyetlerini sürdürmekte olduğu kaydedildi.
Avrupa Birliği’nin (AB) elektrik enerjisi üretiminde kullanılmak üzere sıvılaştırılmış doğalgazın Yunanistan ve diğer AB ülkeleri üzerinden Güney Kıbrıs’a ulaştırılmasına teminen gerekli altyapı çalışmalarına yönelik olarak Güney Kıbrıs’a 101 milyon avro katkı yapma ön kararı aldığının belirtildiği açıklamada, “Kıbrıs Türk tarafının Ada’daki hak ve çıkarlarını bir kez daha gözardı eden bu projeye Kıbrıs Türk tarafı olarak maruzatlarımızı ilgili çevrelere bildirilmiş ve tüm Ada’yı ilgilendiren konulara bizim de müdahil olmamız gerektiği ifade edilmiştir.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, AB’nin taraflar arasında uzlaştırıcı rol üstlenmesi gereken bu konu da dahil olmak üzere tüm konularda Rum tarafının tek yanlı oldu bittilerine yardımcı olmayı sürdürdüğüne işaret edilerek, “Haksız ve tarafgir bir yaklaşım sergileyen AB’nin tutumu Ada’da tam anlamıyla ayrılığı perçinlemeye hizmet eden bir hal almıştır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Ada’nın etrafındaki doğal kaynaklardan iki tarafın da menfaat sağlayabilmesi gerektiğini ve tek yanlı girişimlerin bölgede gerilimi artırdığını Kıbrıs’a ilişkin raporlarında birçok kez ifade ettiğinin vurgulandığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Kıbrıs Rum tarafı tek başına ikili ve çok taraflı anlaşmalar imzalamakta, bu bağlamda hidrokarbon arama faaliyetlerine devam etmektedir. Bilinmelidir ki, Kıbrıs Türk tarafı ana vatan Türkiye ile hak ve çıkarlarını korumak amacıyla gereken tedbirleri kararlılıkla almaktadır. Doğal kaynakların Ada’nın dışına taşınmasının en makul ve pratik yolunun Kuzey Kıbrıs üzerinden Türkiye vasıtasıyla Avrupa’ya ulaştırılması olduğunu bu vesileyle hatırlatmak isteriz.
Avrupa Birliği’nden Kıbrıs’taki iki tarafa daha dengeli ve adil davranmasını beklediğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgular, Kıbrıs’a ilişkin kararlar alırken Ada’daki gerçeklerin ve siyasi hassasiyetlerin göz önünde bulundurulmasını isteriz.”