Dünya nüfusu artıyor. Artan nüfusla birlikte kentleşme oranı da yükselmeye devam ediyor. Günlük ihtiyaçlarını doğal yöntemlerle elde eden insan sayısı azalırken, dışa daha bağımlı, enerji tüketimi yüksek ve geri dönüşüm oranı düşük bir insan topluluğu ile karşı karşıyayız. Bu tüketim çılgınlığı karşısında dünyamızın sahip olduğu kaynaklar devamlı azalıyor. Çevresel anlamda sürdürülebilirliği yakalamaktan çok uzağız. Gezegenimizin sağlığına artık çok daha fazla dikkat etmemiz gereken bir dönemdeyiz.
Gezegenimizin sağlığını düşünen dünyaca ünlü sivil toplum kuruluşlarından biri de Green Climate World. Green Climate World’ün kurucusu Yaşam Ayavefe’ye göre insanlar çevre konusunda artan bir duyarlılığa sahip ama hala bu duyarlılık yeterli düzeyde değil. “Birleşmiş Milletler, sürdürülebilir kalkınma alanında 169 alt başlığa sahip 17 tane hedef belirledi. Bu hedeflerin en önemlileri çevre alanı ile ilgiliydi. Bunun yanında Dünya Ekonomik Forumu ise 2020 Küresel Riskler Raporu’nda belirttiği potansiyel risklerden en önemlisi, insan eliyle çevreye verilen zararlar üstüne idi. Uluslararası kuruluşlar tarafından çevre ile ilgili önemli bilgilendirmeler yapılıyor. İnsanlar çevre konusunda daha fazla bilinçleniyor ama hala gündelik yaşantımızda dikkat etmemiz gereken alanlar var.”
Dünya üzerindeki her organizasyonun hammaddesi insan.Şirketler de bu organizasyonların en önemlilerinden biri. İnsanlardan oluşan şirketlerin de karlarını maksimize etmeye çalıştığı gibi dünyanın sürdürülebilirliğine de katkı sağlamaları gerekiyor. Yaşam Ayavefe, Green Climate World çatısı altında başlattıkları “İçimdeki Dünya” projesi ile şirketlerin bu konuda referans alabilecekleri bir uygulama ortaya koyuyor. “Karbon ve su ayak izimizi azaltmak çok önemli. Üretim süreçlerinde optimizasyonu iyi yapan, geri dönüşümü ve atık yönetimini başarı ile gerçekleştiren daha fazla şirkete ihtiyacımız var. Kaynak kullanımı konusunda iyi yönetilen, çevre dostu şirketleri tüketici olarak da ödüllendirmemiz lazım. İçimdeki Dünya projesi tamamen bu amaç ile ortaya çıktı. Şirketlerin müşterilerine sundukları ürünler için kullandıkları enerji ve su miktarı ile çevreye saldıkları karbondioksit oranlarını tüketiciler olarak öğrenmek en büyük hakkımız. Green Climate World ekibi olarak gıda ürünlerinde yer alan içindekiler bölümü gibi bir bölüm hazırladık. Şirketlerden, her bir ürün başına düşen enerji ve su tüketimi ile açığa çıkardıkları karbondioksit gibi etmenleri, ürünlerinin ambalajlarına eklemelerini istedik. Çevreye duyarlı tüketiciler için karar alma süreçlerinde bir kriter daha yaratmış olduk böylece.”
Dünyamızın sağlığı için, üretim süreçlerinde yapılacak iyileştirmeler dışında da yapmamız gereken bir sürü şey var. Ama bu çevre hassasiyetinin sürdürülebilirliğini sağlamanın tek yolu eğitim…Yaşam Ayavefe’ye göre, gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemenin önemi ne ise çevre eğitimini çocukluktan itibaren başlatmak da o… Bu eğitim sürecinde, teknolojinin nimetlerinden aktif bir şekilde yararlanmak şart. “Çevre eğitimini verirken, çocuklarımıza sorumluluk duygularını da aşılamamız lazım. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerini bu alanda kullanabiliriz. Doğaya atılan bir çöpün, hangi canlılara etki ettiğini görmek bir çocuk için gayet öğretici bir deneyim olur. İçtiği içeceğin kapağını çöp yerine sokağa atan bir insanın, potansiyel olarak bir kuşun ölümüne neden olabileceğini sanal gerçeklik teknolojisi ile gözlemleyebilirler. Bunun yanında ağaç dikim etkinlikleri artırılmış gerçeklik teknolojileri ile doğa sevgisini daha kalıcı hale getirebilir. Ektiği fidanın büyüdüğünde nasıl olacağını, hangi canlılara yuva olacağını, kaç kişiye oksijen kaynağı olacağını artırılmış gerçeklik teknolojisi ile öğrenen çocukların, ağaç dikmek konusunda motivasyonlarının artacağına inanıyoruz. Çevre konusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşumuz Green Climate World dışında, kurucusu olduğum MilayaCapital ile de sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerine yatırım yapıyor ve bu teknolojilerin daha çok çocuğa ulaşmasına çalışıyoruz.”